“Kıtaların buluştuğu, doğu ile batının benzersiz bir sentez oluşturduğu yegane şehir ”
-
BOĞAZİÇİ
Karadeniz ve Marmara Denizi’ni birbirine bağlayan İstanbul Boğazı şehrin adeta simgesi. Boğazın her iki yakasına yayılmış yerleşim bölgesi ise Boğaziçi olarak adlandırılıyor. Boğaz’ın her iki kıyısında da yalılar ve eğlence merkezleri bulunuyor. İstanbul Boğazı üzerinde Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet asma köprüleri bulunuyor. Işıklarıyla geceleri doyumsuz bir seyirlik sunan bu köprüler aynı zamanda Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiriyor ve kıtalararası geçişi sağlıyor.
-
ÇEMBERLİTAŞ
Çemberlitaş sütunu, M.S. 330 yıllarında İmparator I. Konstantin’in onuruna, İstanbul'un yedi tepesinden biri olan ve günümüzde Çemberlitaş olarak adlandırılan semte dikilmiş. Uzunluğu 57 metre olan bu sütun, Roma'daki Apollon tapınağından söktürülmüş ve günümüzdeki yerine konulmuş. Sütun her biri üç ton ağırlığında ve üç metre çapında olan bileziklerle birbirine bağlanmış. Toplam sekiz adet sütun ve bir kaidenin üst üste konulmasıyla oluşturulmuş.
-
ÇİÇEK PASAJI
Alt katları dükkan, üst katları lüks daireler olarak 1876 yılında inşa edilen Çiçek Pasajı'nın pasaj kısmının; Hristaki Pasajı, binasının da; Cite de Pera, geçmiş dönemki adları.1940 yılında pasajın dükkanlarına çiçekçiler yerleşmiş. Pasaj bir süre bu şekilde kullanılmış, ancak meyhanelerin açılmasıyla birlikte çiçekçiler ve apartman sakinleri burayı terk etmiş. Adı Çiçek Pasajı olarak kalan pasaj, hala Beyoğlu'nun en gösterişli ve süslü yapıları arasında yer alıyor.
-
DİKİLİTAŞ
Theodosius Dikilitaşı veya yalnızca Dikilitaş, Sultanahmet Meydanı'nın güney tarafında, Yılanlı Sütun'un yanında bulunan bir Antik Mısır dikilitaşı. M.S. 390 yılında Roma İmparatoru I. Theodosius tarafından Mısır'dan gemi ile getirilerek şimdiki yerine dikilmiş. Dikilitaş ilk olarak Mısır firavunu III. Tutmosis tarafından M.Ö. 15. yüzyılda yaptırılmış. Orijinal yüksekliği 30 metre olan taş nakliye sırasında ya da yerine yerleştirilirken tahrip olduğu için bugünkü yüksekliği 18.45 metre.
-
GALATA KULESİ
Osmanlı’nın ilk döneminde yeniçeriler tarafından kullanılan, II. Selim zamanında gözlemevine çevrilen kule, 1384 yılında inşa edilmiş. 1794 yılında çıkan yangın nedeniyle zarar gören Galata Kulesi, 1832 yılında II. Mahmut tarafından yeniden yaptırılmış. 1967 yılından beri turistik hizmet veren kuleden, İstanbul manzarasını seyretmek tüm zamanlar için ayrı bir keyif. Galata Kulesi’ni 09.00-20.00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz.
-
GALATASARAY ADASI
1872'de Sultan Abdülaziz tarafından Sarkis Balyan'a hediye edilen adada Osmanlı döneminde, ünlü ressam Ayvazovski de kalmış. Ada, 1914'ten itibaren kömür deposu haline getirilmiş. Bir süre sonra şehir hatları vapurlarına yakıt sağlayan bir yer olmuş. 1957'de Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Sadık Giz adayı satın aldı ve diğer üyelerin hizmetine sundu. Bugün ada, Suada Club olarak pek çok mekana ev sahipliği yapıyor.
-
İSTİKLAL CADDESİ
Beyoğlu’nda bulunan İstiklal Caddesi, Tünel ve Taksim meydanları arasında yer alıyor. Şehrin, hatta ülkenin en ünlü caddelerinden olan İstiklal Caddesi’nin ilk şekillenmesi Bizans döneminden de öncesine dayanıyor. Rus Devrimi’nden kaçanların şenlendirdiği cadde, bugün hem alışveriş adresleri hem de yeme-içme mekanları ile son derece hareketli. Cadde üzerinde ayrıca konsolosluklar ve sanat merkezleri de bulunuyor.
-
KAPALIÇARŞI
Fatih Sultan Mehmet’in emriyle kurulan Kapalıçarşı, o tarihlerde Cevahir Bedesteni olarak anılıyordu. Kapalıçarşı’da altın, deri, kilim, süs eşyası, gümüş konusunda yüzlerce dükkan hizmet veriyor. Burası sadece alışveriş değil, içinde bulunan mekanlarıyla da bir çekim merkezi. Kapalıçarşı, pazar hariç her gün 08.30-19.00 saatlerinde açık.
-
KIZ KULESİ
Efsaneye göre kral kızını ölümden korumak için yaptırmış Boğaz’ın ortasına bu kuleyi. Ama yine de kurtaramamış onu ölümden. Efsanesi dilden dile bugüne gelen Kız Kulesi, 2 bin 500 yıldır pek çok aşka ve hikayeye tanıklık etti. Salacak’ta oturup kuleye karşı pek çok öykü, şiir yazıldı. Şehrin simgelerinden olan kule 2000 yılından beridir de konuklarını kabul ediyor. Restoran ve kafe olarak İstanbulluları ağırlıyor.
-
MISIR ÇARŞISI
İstanbul’un en eski çarşılarından olan Mısır Çarşısı 1660 yılında mimar Kazım Ağa tarafından yapılmış. Mısır Çarşısı, Eminönü'nde Yeni Cami'nin arkasında ve Çiçek Pazarı'nın yanında yer alıyor. Baharatlar başta olmak üzere, bitki kökleri, çiçek tohumları, bitkisel ilaçlar, kuruyemiş ve şarküteri ürünleri satılan çarşı, sadece pazar günleri kapalı. Kapısından girdiğiniz anda, burnunuza dolan koku ve rengarenk baharatların görüntüsü bile, mest olmanıza yetiyor.
-
ORTAKÖY MEYDANI
Ortaköy Meydanı, Osmanlı döneminden beri ilgi çeken bir yerleşim merkezi. Zamanında padişahların sayfiye yeri olmuş. Doğal hazineleriyle ihtişamlı sarayları taçlandırmış. Arnavut kaldırımları, iskelesi, tavla seslerinin eksik olmadığı kahveleri, güvercinleri ve camii ile hareketli ve büyülü mekan Ortaköy Meydanı. Takıcılar, kumpirciler belki de Ortaköy olmasa bu kadar iş yapamazlardı İstanbul’da. Bu meydan, manzarası ve dokusuyla, hep bir klasik olarak kalacak mekanlardan.
-
PRENS ADALARI
İstanbul’un en yakın sayfiyesi. Prens Adaları; Büyükada, Heybeliada, Burgazadası, Kınalıada ve Sedef Adası’ndan oluşuyor. Bizans döneminde saray mensuplarının sürgün yerleri olduğu için Prens Adaları diye adlandırıldığı söyleniyor. Bugün hem yazlık hem de günübirlik gezinti için tercih edilen adalar, özellikle yaz mevsiminde dolup taşıyor. Prens Adaları’na Bostancı ve Kabataş’tan kalkan vapur, deniz otobüsü ve motorlarla ulaşabilirsiniz.
-
SULTANAHMET CAMİİ
1609-1616 yılları arasında Sultan I. Ahmet tarafından Mimar Sedefkar Mehmet Ağa'ya yaptırılan bu cami, şehrin en önemli simgelerinden. Cami, mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileri nedeniyle Avrupalılarca ‘Blue Mosque’ (Mavi Cami) olarak anılıyor. Sultanahmet Meydanı’ndaki caminin görkemli avlusu, yıl boyunca ziyaretçilerle dolup taşıyor. Çoğu İstanbullunun, caminin önündeki fıskiyeli havuzda bir fotoğrafı bulunuyor.
-
TOPKAPI SARAYI
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1472 yılında yaptırılan Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı’na kadar 380 yıl boyunca devletin idare merkezi ve sultanların ikametgahı olmuş. 1924 yılında Atatürk’ün emriyle müzeye çevrilmiş. ‘Kaşıkçı Elması’nı ve sarayın görkemini görmek için kapısındaki kuyruğa girmelisiniz. Müze salı günleri hariç her gün 09.00-19.00 saatlerinde açık.
-
YEREBATAN SARNICI
Bizans İmparatoru I. Justinyen zamanında 542 yılında Büyük Saray’ın su ihtiyacını karşılamak üzere yapılmış. Sarnıcın içinde yer alan mermer sütunların görkemi, mekanın halk arasında ‘Yerebatan Sarayı’ olarak anılmasının sebebi. Yerebatan Sarnıcı’nın içinde yer alan Medusa başı, sarnıcın iki sütununun kaidesi olarak kullanılıyor. Her gün 09.00-19.00 saatlerinde ziyarete açık